Psikiyatri için bilgi mi arıyorsunuz? Hayır diyemeyen ebeveyni çocuğu yönetiyor! makalesine göz atın ve Psikiyatri hakkında daha fazla bilgi edinin
Psikiyatri için bilgi mi arıyorsunuz? Hayır diyemeyen ebeveyni çocuğu yönetiyor! makalesine göz atın ve Psikiyatri hakkında daha fazla bilgi edinin
Çocuğunuz evin küçük hükümdarı olmasın!
Gevşek disiplin ortamında büyüyen çocuk sınırsız, sorumsuz ve doyumsuz karaktere sahip oluyor ve bu çocukların ilk sorunları genellikle anaokulu döneminde ortaya çıkıyor. Bu tarz büyüyen çocuklar diğer arkadaşlarıyla uyum sağlayamıyor, paylaşmayı bilmiyor ve eleştiriye tahammülsüzlükleriyle dikkat çekiyor. Ergenlikle birlikte benmerkezci olma eyleminde oluyor ve yalnız kalıyor. Eleştiriye tahammülsüz oldukları için de öğrenemiyor, kendilerini geliştiremiyor ve hep tüketen kişilikler ortaya çıkıyor. Çocukların “Evin küçük hükümdar” ları olduğu bu aile modelinin “çocukerkil” aileler olarak tanımlandığını belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu açmaza düşmemek için ailelere özgürlük ve sorumluluk dengesini kurmanın doğru yolları hakkında önerilerde bulunuyor.
Hayır diyemeyen ebeveyn çocuğu tarafından yönetiliyor…
Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ufak bir durumda tepki gösteren, kavga eden, eşya fırlatan çocukları son zamanda çok sık gördüğünü söyleyerek. “İnsan ilişkilerinde kişisel sınırları öğrenemeyen bir çocuk tipi ortaya çıktı. Sadece anne-babadan değil her yerden bilgi bombardımanı altında kalan, sorgulayan çocuk tiplerini görmeye başladık. Anne-baba yetersiz kalıp çocuğa hayır demeyi öğrenemezse çocuk anne-babayı yönetmeye çalışıyor. Günümüzde çocuklar anne-babaya baskın olmaya çalışıyorlar. Bu özgürlük düşkünlüğü, popüler kültürün bize sunduğu bir kavram. Bu zamanın ruhu diyebileceğimiz bir durum. Milenyum çağı diyoruz, dijital kuşak diyoruz.” dedi.
‘Biz sıkıntı çektik o çekmesin, biz zor elde ettik o kolay etsin’ yaklaşımı doğru değil!
Annelik-babalık tasavvurunun da değiştiğini ifade eden psikiyatrist Tarhan “Anne baba çocuğu üzmemek için her dediğine evet diyor. Eski kuşaklar yokluk içinde olgunlaşıyordu. Şimdiki kuşakların varlık içinde olgunlaşması gerekiyor. Varlık içinde olgunlaşmak daha zor. Ebeveynler çocuklarına ‘biz sıkıntı çektik o çekmesin, biz zor elde ettik o kolay etsin’ tarzında gereğinden fazla imkân sunma ihtiyacı hissediyor. Böyle olunca yoklukla tanışmamış bir nesil ortaya çıkıyor. Hatta öyle ki, ebeveynler çocuklarının üzüntüyle, hayal kırıklığıyla karşılaştırmamayı annelik-babalık zannediyor. Hâlbuki ikisi de hayatın bir gerçeği ve çocuğun bunu öğrenmesi gerekiyor.” uyarısında bulundu.
Anne baba kolaya kaçarsa çocuk nerede duracağını öğrenemiyor
Tarhan, kararların aile içerisinde oturup konuşularak alınması gerektiğini ifade ederek “Çocuğun fikrini sormak önemlidir. Mesela tatile giderken. Ama en sonunda lider anne ve babadır. Çocuğun dediği doğruysa ona da uyulması gerekir. Bir tartışma kültürü içinde çocuk haklıysa anne-baba gerekçesine göre çocuğu doğrulayabilir. Öte yandan çocuğun anlamsız bir şekilde ısrarcılığı nedeniyle ya da duygu sömürüsü yapması halinde anne baba ‘aman olay çıkarmasın, böyle bir problemle uğraşmayayım, onu ikna etmeyle uğraşmayayım’ diyerek kolaya kaçıyor. Böyle durumlarda çocuk sınırını, nerede duracağını öğrenemiyor.” dedi.
Disiplinde kar yağışı modellemesi…
Anne ve babanın ortak kararlılık ve tutarlılıkla hareket etmesi gerektiğini hatırlatan Psikiyatr Tarhan “Gereğinden fazla özgür yetişen çocuklar şımarık ve saygısız olma eyleminde oluyor. Hatta bazen bazı şeyleri mızmızlık yaparak, küserek elde ediyor. Bunu bir sorun çözme metodu gibi öğreniyor. Anne baba başını okşayarak hayır diyemiyor çocuğa. Böyle aile ilişkileri kuralsız ortamlarda oluyor. Mesela anne farklı, baba farklı söylerse, anne akşam ayrı, sabah ayrı söylerse tutarsızlık yaşanıyor. Onun için disiplin, nasihat gibi durumlar kar yağışı gibi olur. Yavaş ve devamlı olursa tutar. Fırtına gibi bir gün var, diğer gün olmazsa tutmaz. Bunun için kararlı, disiplinli bir ortam oluşturulması gerekir. Anne ve babanın gerekçeleri ile hayır demeyi bilmesi gerekiyor. Onun için emir vermek yerine seçenek sunmak, nasihat vermek yerine de örnek olmak çok önemli.” şeklinde önerilerde bulundu.
Kişiliği övmek farklı, davranışı övmek farklıdır
Çocuğa övgüyle yaklaşmanın duygusal gelişimi açısından önemli olduğunu vurgulayan Tarhan “Çocuğun kişiliğini değil, davranış aşamalarını övmek gerekiyor. Yani çocuğa ‘sen çok başarılısın, gayet iyisin, dünyanın en yakışıklı çocuğusun’ dediğin zaman evet etiketliyorsun. Ama ‘çalışkansın ne güzel odanı topladın ne güzel ödevini yaptın’ gibi davranış aşamaları ve çabaları övülürse çocuğa pekiştirici bir yaklaşım sergilenmiş olur. Eğer kişiliğini översek çocuk bencil olur, büyüklük duygusuna kapılır. Böyle çocuklar değişime kapalı ve inatçı oluyorlar, kendilerini geliştiremiyorlar.” dedi.
Çocukerkil ailelerin evlatları doyumsuz oluyor!
Çocukerkil ailelerin evlerinde çocuğa göre kurallar düzenlendiğini, çocuk istek odaklı olunduğu gözlemlerini paylaşan Tarhan “Her şeyi çocuğa göre düzenleyen çocukerkil ailelerin evlatları doyumsuz oluyor, çocuk 2 kişilik sevgi alıyor yine doymuyor. Bu çocuklar istediği olmadığında tepki gösteriyor, sık sık arkadaşlık değiştiriyor, evlendiği zaman evliliğini yürütemiyor, akademik zekâsı başarılı oluyor ama duygusal ve sosyal beceride başarısız oluyorlar. Ders çalışmak istemiyor, bir müddet sonra okul reddi başlıyor. Bakıyorsun elinde devamlı internet. Bu durum internet ve ekran bağımlılığına kadar gidiyor.” şeklinde olası süreci tarifledi.;
İyi çocuk yetiştirmek, bilgiye boğmak değildir!
Anne baba proje çocuk büyütüyor ama karakter gelişimini atlıyor diyen Tarhan, “Ebeveynlerin çocuğun teknik, mesleki gelişimine önem verdiği gibi karakter gelişimine de önem vermesi gerekiyor. Karakter gelişimi için de çocuğun, nerede duracağını ve sınırlarını bilmesi, sorumluluk sahibi olması çok önemlidir. Her çocuğun yaşına uygun alabileceği sorumluluklar vardır. İyi çocuk yetiştirmek onu sadece bilgiye boğmak değildir. Asıl olan çocuğun bilgiyi kendisinin bulmasını sağlamaktır. Çocuğa seçenekler sunun. Mesela çocuğun önüne 3-4 tane tişört koyup birinin daha cazip olmasını sağlayıp, birini seçtirerek, çocuğa ‘ben seçtim’ özerklik duygusunu yaşatan anne baba da kontrolü de kaybetmemiş olur.” şeklinde örnekledi.
İdeal anne-baba çocuğa iç denetim öğretir
Çocuğun durması gereken yeri zamanla kendi öğrenebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Çocuk duruma göre, ortama göre ne zaman konuşabileceğini, ne zaman konuşamayacağını yaşına uygun bir şekilde başarır. Ama fazla bastırılmış ailelerde iç denetim de fazla oluyor. Bu sefer tam tersi özgüveni olmayan, ‘benim kişiliğim budur’ diyemeyen çocuklar ortaya çıkıyor. Bunu düzeltelim derken de çocukerkil gibi modeller hayatımıza giriyor. Doğru seçimleri yapma, mantıklı karar verme bir yetenektir ve sonradan öğrenilir. Çocuğun yaşına göre dikkat değiştirme yöntemi uygulayarak yaklaşmalıyız. 0 – 5 yaş arası çocuklarda, istediği değil de, dikkati değiştirilirse, ilgi duyduğu başka bir konuya geçilirse, çocuk, anneyle babayla zıtlaşma yöntemini öğrenmemiş oluyor.” dedi.;
Çocuk anne babanın farklı düşündüğünü hissederse bu farklılığı kullanıyor
Problem çözme becerisini çocuğa kazandırmanın yöntemleri olduğunu söyleyen psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Çocuğun doğru seçimlerle, özgürlük ve sorumluluk dengesini öğrenmesi gerekiyor. Mesela çocuğa evin içinde yapılandırılmış bir özgür alanı bırakalım ve orada özgürce oynasın, dağıtsın. Ama tekrar toplasın. Evin her tarafına aynı şeyi yapmayı öğretirseniz bu durumda kuralsızlığı öğretmiş oluyorsunuz. Ya da eve misafir geldiğinde nasıl davranacağını anne babaya bakarak gözlemleyerek öğreniyor. Anne babanın ortak dil kullanılması çok önemli. Farklılıklar varsa tercihi ne yönde ise bazen annesinin, bazen babasının dediğine göre hareket ediyor ve o fikir farklılığını kullanmış oluyor.” dedi.
İstek-ihtiyaç dengesi ve doyum erteleme becerisi öğrenmeli!
Çalışan annelerden de örnek veren Tarhan “Çalışan anne çocuğa zaman ayıramadım diye çocuğunun duygu sömürüsü yapmasına izin veriyor. İhtiyacı olmadığı halde çocuğun her istediğini alıyor. Bu sefer de ihtiyaç istek dengesi gözden kaçıyor. Annenin çocuğa büyük insan gibi anlatması, ama büyük insan davranışı beklememesi gerekir. Böyle bir durumda ‘bak evde aynı oyuncaktan var, ama şundan yok, bunu alabiliriz ya da eğer sen şu anda dayanmaya tahammüllü olmayı başarırsan, sana yarın daha büyük bir şey alacağım, hafta sonu şuraya gideceğiz’ gibi, çocuğa doyum erteleme becerisi öğretilir. Doyum erteleme becerisi öğretildiği zaman çocuk daha büyük bir isteği elde etmek için isteğini erteler. Bunlar çocuğun öğrenebildiği davranışlardır ve ben çocuğuma bu beceriyi nasıl kazandırırım diye anne babanın zaman ayırıp, kafa yorması gerekir.” dedi.
Reklam sektörü çocukerkil aile kavramına çanak tutuyor
Çocukların tüketim toplumu unsurlarının da radarına takıldığını söyleyen Tarhan “Şu anda reklam sektörü çocuğu muhatap almış durumda. Çocuklar şimdiden geleceğin tüketicisi olarak görülüyor. Bakıyorsunuz, çoğu zaman satın alma davranışlarında, çocuğu etkileyecek mesajlar veriyorlar. Mesela tatil firmaları çocuğu çok iyi kullanıyor.” tespitini yaparak reklamlarda çocuğun salt kendi tercihlerine göre karar vermiş olarak değil ailesi ile konuşarak karar verme halinin öne çıkarılması gerektiğini vurguladı.
Çocuğun güveneceği, sırtını dayayabileceği ebeveynlere ihtiyacı var
“Ailede zor beğenen inatçı bir çocuk kişilik ortaya çıkarsa orada sorun var demektir” uyarısında bulunan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerini şöyle tamamladı:
“Çocuk, her istediğini yaparsa annesinin iyi olduğunu zannediyor, hâlbuki çocuğun kendi yönettiği anne babaya değil, güveneceği, sırtını dayayabileceği ebeveynlere ihtiyacı var. Çocuk doğası gereği güçlü bir anne baba görmek ister. Ebeveynlerin gerekçeleriyle çocuğa hayır deme becerisine sahip olması gerekir. Hevesleriyle değil rasyonel davranan çocuk yetiştirmek için anne babalara önemli görevler düşüyor”