Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, ABD’de enflasyonun yüzde 2 hedefine düşürülmesi için uzun süreli bir sıkı para politikasının gerekeceğini belirterek, “Faiz oranlarının daha uzun süre biraz daha yüksek olması gerekecek.”…
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, ABD’de enflasyonun yüzde 2 hedefine düşürülmesi için uzun süreli bir sıkı para politikasının gerekeceğini belirterek, “Faiz oranlarının daha uzun süre biraz daha yüksek olması gerekecek.”…
Georgieva, ABD ekonomisine ilişkin 4. madde konsültasyonu kapsamındaki denetimin öncü bulgularının paylaşıldığı basın toplantısında, ülke ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD ekonomisinin dirençli olduğunu kanıtladığını belirten Georgieva, tüketici talebinin, başlangıçta tasarruflarla ve son zamanlarda harcanabilir gelirdeki artışla desteklenerek iyi şekilde korunduğunu söyledi.
Georgieva, ABD ekonomisinin bu yıl yıllıklandırılmış olarak yüzde 1,2 büyümesini ve 2024’e kadar ivmesini korumasını beklediklerini dile getirdi.
İşsizliğin yavaş yavaş yükselerek 2024’ün sonunda yüzde 4,5’e yaklaşacağını öngördüklerine işaret eden Georgieva, ancak iş gücü piyasasının hala oldukça güçlü olduğunu vurguladı.
Georgieva, dirençli talep ve güçlü iş gücü piyasasını “iki ucu keskin bir kılıç” olarak nitelendirerek, bu durumun Amerikan ailelerine destek olurken aynı zamanda enflasyonun beklenenden daha kalıcı olmasına katkıda bulunduğunu anlattı.
Enflasyonun Fed’in hedefinin üzerinde kalması bekleniyor
Çekirdek enflasyonun, bu yılın sonuna doğru yavaş yavaş düşerek yaklaşık yüzde 4’e gerilemesini beklediklerini belirten Georgieva, enflasyonun 2024 yılı boyunca Fed’in orta vadeli hedefinin üzerinde kalacağını öngördüklerini aktardı.
Georgieva, “Enflasyonu kesin bir şekilde yüzde 2 hedefine geri getirmek, uzun süreli sıkı bir para politikası gerektirecektir.” dedi.
Faiz oranlarının, 2024’ün sonlarına kadar yüzde 5,25 ila yüzde 5,5 arasında kalacağını öngördüklerini belirten Georgieva, “Faiz oranlarının daha uzun süre biraz daha yüksek olması gerekecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Georgieva, ekonomi ve enflasyon dinamikleri konusunda hala yüksek bir belirsizlik olduğuna işaret ederek, Fed’in dikkatli şekilde iletişim kurmasının önemini vurguladı.
“Kamu borcunun azaltılması için daha fazlasının yapılması gerektiği” vurgusu
IMF Başkanı Georgieva, ayrıca ABD’nin kamu borcunu azaltmak için de daha fazlasının yapılması gerektiğini ifade etti.
Açık ticaret politikalarının sürdürülmesinin, ABD ekonomisinin büyümesine önemli ölçüde katkıda bulunduğunu belirten Georgieva, son birkaç yılda tedarik zincirlerinin dayanıklılığına ilişkin küresel endişelerin arttığını, bu bağlamda Enflasyonu Düşürme Yasası ve CHIPS Yasası gibi son dönemde yürürlüğe giren yasaların ABD’de veya Kuzey Amerika’da üretilen mal ve hizmetleri desteklemeye yönelik hükümleri içerdiğini anımsattı.
Georgieva, bu durumun küresel tedarik zincirinde ayrışmayı ve ticaret ortaklarının misilleme eylemlerini tetikleme riski yarattığını belirterek, bunun nihayetinde ABD’nin ekonomik büyümesi, verimliliği ve istihdamı için kötü olmasından endişe duyulduğunu dile getirdi.
Borç limitinde “mümkün olan en kısa sürede çözüme” ulaşma çağrısı
ABD’deki borç limiti açmazına ilişkin soruları da yanıtlayan Georgieva, “Mümkün olan en kısa sürede bir çözüm görmeyi istiyoruz.” dedi.
Georgieva, borç limiti konusunda iyi bir sonuca varmanın ABD ve dünya ekonomisi için “çok önemli” olduğunu vurguladı.
IMF’nin ABD ekonomisine ilişkin 4. madde konsültasyonu kapsamındaki denetimin öncü bulgularının paylaşıldığı açıklamada da borç limiti üzerindeki gerilimin, halihazırda gözle görülür gerilimlerin olduğu bir dönemde hem ABD hem de küresel ekonomi için daha fazla sistemik risk yaratabileceği uyarısında bulunuldu.
Açıklamada, aşağı yönlü risklerin şiddetlenmesinin önlenmesi için borç limitinin Kongre tarafından derhal artırılması veya askıya alınması, 2024 mali yılı bütçesi üzerindeki müzakerelerin ciddi şekilde başlamasına izin verilmesi gerektiği vurgulandı.
Daha önce de yaşanan bu açmaza, kurumsal değişiklikler yoluyla daha kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği kaydedildi.