o Seçimlerin geride kalmasının ardından Türk mali piyasaları tahmin ettiğimiz doğrultuda bir seyir izlemeye başladı. Öncelikle, durum tespitimizi yenileyelim: seçime…
o Seçimlerin geride kalmasının ardından Türk mali piyasaları tahmin ettiğimiz doğrultuda bir seyir izlemeye başladı. Öncelikle, durum tespitimizi yenileyelim: seçime…
o Seçimlerin geride kalmasının ardından Türk mali piyasaları tahmin ettiğimiz doğrultuda bir seyir izlemeye başladı. Öncelikle, durum tespitimizi yenileyelim: seçime giden her iktidarın sokaktaki talebi canlı tutmak istemesine paralel, enflasyonun şirazesinden çıktığı bir ortamda faizlerin düşük tutulma tercihi (über-negatif reel faiz ortamı) parayı “mala bağlama” eğilimini tetikleyerek ithalatın patlamasına, bu bağlamda cari işlemler ve dış ticaret açığının da patlamasına neden olarak döviz talebini canlı tuttu. Ekonominin gidişatını kur üzerinden tıpkı çocuğun ateşini ölçer gibi barometre misali tutan Türk insanına kriz yok algısı yaratmak isteyen kamu otoritesi, kapalı kapılar ardından onlarca milyar dolar rezerv ‘yakarak’ kuru baskılamaya çalıştı. Uzun bir süre bunda başarılı olsa da, ekonominin iyice ısınması ile enflasyon yapışkanlık arz ederken, süreç de kendi içinde adeta bir sarmala dönüştü. Ekonomi soğumadan da bu sarmal bitmeyecek!
o Madem maksat hasıl oldu ve artık seçim süreci de tamamlandı, beyaz bir sayfa açmanın da zamanının geldiğini düşünüyoruz. Seneye Mart ayında yerel seçimlerin olduğu ve Sn. Cumhurbaşkanı’nın faiz konusunda hassasiyetinin de bilindiği üzere, ekonomiye soğutmak için en güçlü silah olan faizin devreye alınmayacağını kabul etmek gerekiyor. Ne demişti, Mundell – Fleming, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide, hem faizi hem de kuru beraber kontrol edemezsiniz. Bu durumda, tercih faizden yana yapıldığına göre, döviz kurunun denge rolü üstlenerek dengesizliği giderene kadar yükselmesi gerekiyor.
Artık ekonomi politikaları belli ölçüde rasyonel bir zeminde ilerleyeceği ve kaptan köşküne de Sn. Mehmet Şimşek’in oturacağı düşünülürse, ekonominin hızla soğutulduğu politikaların pek de gecikmeyeceğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, cari işlemler açığının büyümeye devam etmesi kendi içinde döviz talebini canlı tutacak, TCMB rezervleri üzerinde var olan baskının (erimenin) da daha da artmasına neden olacaktır.
Kıbrıs İktisat Bankası Sabah Bülteni